Hayatı İnkar Kılavuzu

 

Laf aramızda, suç ve başarısızlıklarını inkar etmeye ve hatta zanlı olarak başkalarını işaretlemeye meyilliyimdir. Çorba tuzlu ise nedeni, Himalaya tuzlarının her paketinin farklı tad gücüne sahip olmasındadır. Yazım henüz bitmemişse, çevremde uçan o menhus karasinek (Bknz. Bir Aziz Nesin hikayesi), ev toz içindeyse yoldan geçen arabalar, ayın ortasında zil gibi kaldıysam ekonomimizin  içine eden RTE hükümeti,  karnım ağrıyorsa ‘o son yediğim kızarmanın yağı’… Spora gitmiyorsam… Hımm, buna bahane bulamadım. Size hediyem olsun: Reca ediyorum bulunuz adıma!

Lakin, zayi hayatımın suçlusu olarak adledeceğim bir canlı mecvut değil. Kendim ettim. Kendim buldum*.

Kendime acıyorum ve sıcaklar bu hissimi artırıyor. İki üç naçar ve hata ucu açık heves peşinde, güneşin vıcık vıcık ettiği kaldırımları turlarken ruhum şiddetle sarsılıyor. Midem gazoz şişesine dolmayı bekleyen nektarin kıvamında, fokurdayan bir hezeyanla ağzıma doğru kah yükseliyor kah geri çekiliyor. Yazarken dahi içimden, kah mah diye ahkam keseceğine, en basitinden med cezir metaforunu kullansana, beceriksiz, diye söyleniyorum! Mesela diyorum kendime, araya zamanla ilgili birşeyler de sıkıştır: Zaman, başsız ve sonsuz sarmalını kara bir bulut gibi içime yığmıştı, de. Çocukluktur, hayaldir, cebimdedir, sokaklardır… yaz. Utanma. Millet utanıyor mu içi boş, yüzyıllık zımbırtıları yeni diye kakalamaya? Okuyanları da var, bal gibi: Yalana yalana. Yine içimden (İçim dışım şeffaf gülümser anlayana) , ‘Şiddet, şedde kökenlidir’, diyor, ‘Şedde ise, beceriksiz ressamın m’den aparma martısı şeklinde, iki kez okunması gereken ünsüzün üstüne takke gibi kondurulur. A, martılar da çatılara konar. Demek ki şeddeye verilen martı şekli, doğrudur velhasıl kelam şahane bir buluştur vs.’ akıllandırmaları ile esas konuyu saptırarak avunmaya çalışıyorum. Heyhat. Esas konudan sapmayan zihnim, evvelki bahislerimden birinde belirttiğim üzre; ‘ağabeylerim ablalarım, elimde değil kızmayın darılmayın, saran insan tipiyim’ tespitimi onaylarcasına, huzursuz ellerde ayarı kaçmış bir matkap misali, şu cümleleri zihnime zımbalamaya devam ediyor: Annen; kardeşin ve diğer aile meclisi ile Kuşadası’nda… Kuzenlerin ki kendilerine isimlerinin sonundaki sel ekinden dolayı, Türkçe üçsel, İngilizce threecell adı verilir, Kaş yolunda. Diğer hadsizler Midilli, Ayvalık, Cunda üçgeninde turda. Ayrıntılı tasvirine devam etmeye kalbinin yetmedikleri Yunan adalarını tavafta. Mal-para-çalışma hevesi baskın çıkanlar, en basit yoldan yarım saatte Çeşme… Bilemedin Foça’da! Yani senden uzak Allah’a yakın gavur İzmir’de yaşayan ailenin tümü zevk-i sefada!

Yavrum, canım kızım: Neden geldin İstanbul’a?***

Hayatının büyük bir kısmını, kategorilere ayırdığı sorulara verdiği otomatik kategorik cevaplar ve duruşlarla geçirmeyi ve geçiştirmeyi alışkanlık haline getirmiş olan ben, işte bu noktadan sonra çaresiz kalakalıyorum. Bu saatten sonra, kendimi, tercihlerimi ve tercihlerimin (kendimce) rasyonel sebeplerini/dayanaklarını inkar etsem yazar ne yazar? İşte bütün mesele bu. Olan oldu bir kere. Kılavuzu inkar olanın, burnu yerden kalkmazmış, derlerdi de inanmazdım.****

  • *Söz-Müzik: Neşet Ertaş.
  • **https://tazedismacunu.wordpress.com/2011/08/12/‘hayatim-yavas-cekimde-bir-panik-’/
  • ***  Beste: Achilles Polonos, Türkçe sözler: Erkan Oğur.
  • ****Hayatınızı nasıl inkar edersiniz, kılavuzunu bir ara yazacağım. Sözüm söz!

 

About Vildan Çetin

instagram: _vildancetin_ beynelhayat velmemat... writer; published 2 books from sacred life trilogy: the origin, the voice. trtcocuk cartoon serial ciciki's script&jingle, tik&tak cartoon series, neşeliçocuklar youtube, advertiser, brand strategist, content developer, youtuber, documentary
Bu yazı taze diş macunu içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın